Kas Arttıkça Güç Artar mı? Siyasal Alanın Kasları Bir siyaset bilimci için “güç” kavramı, yalnızca kas gücüyle değil, iktidar ilişkileri, kurumsal yapılar ve ideolojik ağlarla da ilgilidir. “Kas arttıkça güç artar mı?” sorusu, ilk bakışta bireysel düzlemde bedensel bir çıkarım gibi görünür; fakat toplumsal ve siyasal alanda bu ifade, gücün nasıl üretildiği, dağıtıldığı ve sürdürüldüğü üzerine derin bir sorgulamayı da beraberinde getirir. Peki, gerçekten daha fazla kas —ya da metaforik anlamda daha fazla iktidar— daha fazla güç mü demektir? İktidarın Anatomisi: Güç Kasları Nasıl Büyür? Siyasal teoride iktidar, yalnızca bir merkezde toplanan enerji değildir; toplumsal kas dokuları arasında dağılan bir…
6 YorumMekanik İlham Rehberi Yazılar
Kelimelerin Kara Kutusu: Edebiyatta Kara Kutu Modeli Kimin? Edebiyat, insanın hem iç dünyasının hem de toplumun en derin gizlerini açığa çıkaran bir aynadır. Fakat bu ayna her zaman şeffaf değildir; bazen sisli, bazen de tamamen karanlıktır. İşte bu noktada, “kara kutu modeli” edebiyatın hem yapısal hem de tematik düzleminde güçlü bir metafora dönüşür. Uçak kazalarındaki kara kutular gibi, bir metnin ya da karakterin kara kutusu da görünmeyeni, bastırılanı, söylenemeyeni saklar. “Kara kutu modeli kimin?” sorusu, sadece bir teorik arayış değil; aynı zamanda edebiyatın hafızasına, yazarın bilinçaltına ve okurun yorum gücüne doğru yapılan bir kazıdır. Yazarın Kara Kutusu: Sessiz Tanığın Sesi…
8 YorumKalsit Kaç Derecede Erir? Yanlış Soruyu Sormayı Bırakalım Kusura bakmayın ama “Kalsit kaç derecede erir?” sorusu baştan hatalı. Çünkü kalsit (CaCO3) sıradan koşullarda erimez; ayrışır. Üstelik bu yanlışı, saygın görünen kaynaklarda bile “1339 °C’de erir” gibi yuvarlak rakamlarla tekrar tekrar okuyorsunuz. Peki neden hâlâ bu ezberi sürdürüyoruz? Kalsit, 1 atmosfer basınçta erime noktası göstermeden yaklaşık 800–900 °C aralığında CaO + CO2’ye ayrışır (kalsinasyon). Yani “erime” değil “dağılma” yaşanır. Erime Noktası mı, Ayrışma Sıcaklığı mı? — Temeli Yerine Koyalım Erime, katı hâlden sıvı hâle geçiştir. Kalsitte ise ısıtma süreci katıyı sıvıya götürmez; kimyasal bağları koparıp CO2’yi uçurarak yapıyı değiştirir. Kireçtaşı ve…
8 YorumGözlemek Deyim mi? Türkçenin Derin Katmanlarında Bir Sözcüğün Yolculuğu Dil, toplumun aynasıdır. Bir toplumun tarihine, kültürüne, düşünme biçimine en kolay dil üzerinden ulaşabiliriz. “Gözlemek” sözcüğü de bu aynanın en eski, en derin yansımalarından biridir. Günlük yaşamda sıkça kullandığımız bu kelimenin anlam katmanlarını açtığımızda, yalnızca bir fiille değil; insanın dünyayı algılayış biçimiyle karşılaşırız. Gözlemek Ne Anlama Gelir? Türk Dil Kurumu’na göre gözlemek, “bir şeyi dikkatle izlemek, incelemek, göz önünde bulundurmak” anlamına gelir. Bu yönüyle sözcük, eylemsel bir gözlemden ziyade bilinçli bir farkındalığı içerir. Gözlemek yalnızca bakmak değildir; bakışın anlamla buluştuğu noktadır. Bir insan bir olayı, bir davranışı, bir doğa olayını gözlediğinde,…
Yorum BırakHat Hangi Kağıda Yazılır? Zarafetin ve Tekniğin Kesiştiği Nokta Her sanat dalı bir zemin ister; müzikte nota kağıdı, resimde tuval, edebiyatta sayfa… Hat sanatında ise zemin, adeta eserin ruhunu belirler. Bugün “hat hangi kağıda yazılır?” sorusuna sadece teknik bir yanıt aramayalım; çünkü bu, aslında “güzelliğin hangi zeminde doğduğunu” sormakla eşdeğer. Ben farklı bakış açılarını bir araya getirmeyi seven biri olarak, hem duygusal hem de analitik yönleriyle bu konuyu sizlerle tartışmak istiyorum. Belki de bu yazının sonunda siz de, “bir hat eseri sadece mürekkep ve kalemle değil, karakterle de yazılır” diyeceksiniz. — Hat Sanatının Zeminle Dansı Hat sanatı, çizginin ruha dönüştüğü…
Yorum BırakBatır Ne Demek TDK? Güç, Toplum ve Kimlik Üzerine Siyasal Bir Okuma Giriş: Gücün Gölgesinde Bir Kavram Siyaset bilimiyle uğraşan bir araştırmacı için her kelime, toplumun bilinçaltına açılan bir kapıdır. “Batır” kelimesi, Türk Dil Kurumu’na göre “yiğit, kahraman” anlamına gelir. Ancak bu tanım, sadece sözlük düzeyinde kalırsa eksik kalır; çünkü “batır”ın taşıdığı sembolik anlamlar, tarih boyunca iktidarın, gücün ve toplumsal düzenin yeniden üretiminde önemli bir rol oynamıştır. Peki, bir toplum neden kahramanlık kavramını sürekli yeniden üretir? Bu sorunun cevabı, hem toplumsal hafızanın hem de siyasal düzenin derinlerinde gizlidir. Batır: Gücün Sembolü Olarak Kahraman Siyaset bilimi açısından batır, yalnızca bir birey…
8 Yorumİngilizce “Yemek Yemek” Ne Demek? Siyaset Bilimi Perspektifinden Bir Analiz Günümüz dünyasında, güç ilişkileri ve toplumsal düzen, toplumsal normlar ve kelimeler aracılığıyla şekillenir. Bir siyaset bilimci olarak, dilin sadece iletişimin bir aracı değil, aynı zamanda toplumsal yapıları ve iktidar ilişkilerini inşa eden bir mekanizma olduğunu sıklıkla gözlemliyorum. Kelimeler, sadece anlam taşımaz; aynı zamanda toplumların sınıflarını, cinsiyet rollerini ve ideolojilerini yansıtan, güç dinamiklerini pekiştiren simgeler haline gelir. Bu yazıda, “yemek yemek” ifadesini İngilizce’de nasıl algılandığını inceleyecek ve bunun toplumsal yapı, ideoloji ve iktidar ilişkileriyle nasıl bağlantılı olduğunu sorgulayacağız. İngilizce’de, yemek yemek demek basitçe “to eat” veya “to have a meal” gibi…
Yorum BırakGökada ve Galaksi Aynı mı? Toplumsal Yapıların Kozmik Dili Üzerine Bir Analiz Bir sosyolog olarak geceleri gökyüzüne baktığımda yalnızca yıldızların ışığını değil, insan ilişkilerinin karmaşık dokusunu da görürüm. Her yıldız bana bir bireyi, her galaksi ya da gökada ise bir toplumu hatırlatır. Fakat çoğu zaman, tıpkı toplumların kavramlar arasındaki farkı karıştırdığı gibi, gökada ile galaksiyi de aynı şey sanırız. Peki, gerçekten aynı mıdırlar? Bu sorunun yanıtı, yalnızca astronomik değil, sosyolojik bir anlam da taşır. Gökada mı Galaksi mi? Dilin ve Kültürün Etkisi Bilimsel olarak “galaksi” kelimesi Yunanca “gala” yani süt kelimesinden gelir; bu da Samanyolu’nun “süt gibi beyaz” görüntüsüne gönderme…
6 YorumHiç düşündünüz mü, “Sübût-u kat’î” gibi hukuki ve felsefi derinliği olan kavramların gelecekte toplumsal düzenimizi nasıl şekillendirebileceğini? Ben de bu soruya merakla yaklaşanlardan biriyim. Çünkü böylesi kavramlar, sadece bugün için bir tanım değil; yarınlarımız için de vizyoner bir tartışma alanı sunuyor. Gelin birlikte beyin fırtınası yapalım: Erkeklerin stratejik ve analitik öngörüleriyle, kadınların insan merkezli ve toplumsal etkileri vurgulayan bakışlarını bir araya getirerek “sübût-u kat’î” kavramını geleceğe taşıyalım. Sübût-u Kat’î Ne Demek? Sübût-u kat’î, en genel tanımıyla, bir olayın veya bilginin kesinlik kazanması, şüpheye yer bırakmayacak şekilde ispatlanmış olması anlamına gelir. Hukuk terminolojisinde delillerin kesinlik taşımasıyla kullanılırken, felsefi ve dini bağlamlarda…
6 YorumGeviş Getirmek Nedir? Bir Biyolojik Davranıştan Güç İlişkilerine Bir Siyaset Bilimci Bakışı Siyaset Bilimcinin Girişi: Güç İlişkileri ve Toplumsal Düzen Geviş getirmek terimi, biyolojinin alanından gelse de, bugün toplumsal ve siyasal analizlerin odak noktalarından birine dönüşmüştür. İnsanlar, politik ve sosyal yapıları inşa ederken, bazı davranışlar evrimsel olarak daha fazla ön plana çıkar. Peki, bu biyolojik süreçler, toplumsal yapılar ve güç ilişkilerindeki dinamiklerle nasıl ilişkilidir? Bir siyaset bilimci olarak, bu soruya yanıt verirken, geviş getirme gibi bir davranışın yalnızca hayvanlar arasında gözlemlenen bir fizyolojik süreçten ibaret olmadığını düşünüyorum. Aksine, toplumsal yapılar, güç mücadeleleri ve iktidar ilişkileri de bu tür biyolojik ve…
8 Yorum